Savaşın en zorlu zamanlarında çoğu kez cephane, batarya ve ihtiyat mevzilerinin işaretle, düşmana gösterildiği görülüyordu...3
İşte bu ortamda, 24 Nisan 1915’te güvenlik kararnamesi yayımlanır.
Çünkü devletin ve milletin bekası söz konusudur. “Osmanlı topraklarındaki
Ermenilerin de ordunun zayıf düşmesini bekleyerek o zaman bütün kuvvetleri ile ihtilâle kalkışmalarına dair aldıkları kararları, her fırsattan yararlanmak suretiyle vatanın hayatına ve geleceğine tesir edecek hain
hareketlere cür’etleri, özellikle devletin harp hâlinde bulunduğu şu sırada Zeytûn (Süleymanlı - Maraş) Bitlis, Sivas ve Van’da meydana gelen son isyan hareketleri ile bir kez daha kesinleşmiştir.”4 tespitiyle, alınan “güvenlik” tedbirinin gerekliliğini açıklar. Ancak şunu belirtmeden geçmemek gerekir ki, tehcir uygulamasında, insan hakları her zaman gözetilmiştir. Bunun örnekleri belgelerde açıkça görülecektir.
Ermeniler, sivil toplum örgütlerini geçmişte kendi kötü amaçları için
kullanmaktan çekinmemişlerdir. Bu örgütlerin, gerektiğinde devletin temel varlığının aleyhine kullanılabildiğinin somut örneklerinden birisi, Bogos Nubar Paşanın kurucu başkanı olduğu ve yönettiği “Ermeni Yardımsever
Cemiyeti”dir. Bu cemiyetin, Mısır’da kurulup faaliyete geçtikten sonra
görünürdeki amacı “Ermeni milletinin maddî ve manevî ihtiyaçlarını belirlemeye çalışmak”tır. Masum bir isim ve masum bir amaç. Ancak gerçek
çok farklıdır. “Cemiyetin adı Ermeni Yardımsever Cemiyeti ise de asıl
maksadı, Ermenistan denen bir bölgenin yurttan koparılmasıdır. Çeşitli vasıtalarla bunun için çalışmak program dâhilindedir. Genel merkezi Kahire’dedir. Osmanlı ülkesinin çeşitli yerlerinde, Kafkasya’da, Bulgaristan’da, Romanya’da, Amerika’da, Avrupa’nın diğer yerlerinde şubeleri vardır. Bilhassa zenginlerden çok miktarda para alır. Komitelere çokpara vermiş olan tüccar takımı bu cemiyete bağlanmıştır. Cemiyetin 1911
bilânçosunda 27.500 Mısır lirası geliri görülmektedir.”5 Bu cemiyetin
gizlemesi altında, Mısır’dan ve diğer ülkelerden birçok komiteci Adana,
Halep ve Suriye civarına gelerek silâh alımına ve siyasî örgütlenmeye çalışmışlardır. Bundan dolayı bu cemiyet de diğerleri gibi siyasîdir. Başkan ve üyeleri de bu isim altında faaliyette bulunan komitecilerden oluşan
kimselerdir.6
Tehcir kararının alınmasına rağmen, Ermeni yıkıcı faaliyetlerinin hız
kesmeden devam etmesinin açıklanabilir yanı, Ermeni ihtilâl komitelerinin aldıkları kararların uygulanmasındaki kararlılıktır. 3 ncü Ordu Komutanı Mahmut Kâmil Paşa, Harbiye Nezaretine yazdığı 19 Haziran 1915 tarihli şifrede durumu bütün çıplaklığıyla ortaya koyar: “Doğuda Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis, Elazığ, Diyarbakır ve Sivas illeri savaş alanıdır. Erzurum, Van,
Bitlis illerindeki Ermeniler düşman tarafına firar ederek, çeteler hâlinde yolları kesip halkı katlederek, ambarları yağmalıyorlar.
3 BDH; Kls: 528, E.D: 1029, Y.D: 2061, F: 21(1-18). Bk. s. 102.
4 BDH; Kls: 401, E.D: 50, Y.D: 1580, F: 1-3. Bk. s. 127.
5 BDH; Kls: 359, E.D: 1023, Y.D: 1435, F: 3(1-6). Bk. s. 215.
6 BDH; Kls: 483, E.D: 86, Y.D: 1893, F: 1(1-3). Bk. s. 173.