Türk'e Soykırımdan Utanıyorum  
 
  Ermeni Dönmeler 20.09.2024 20:28 (UTC)
   
 

‘Dönme’(*) kavramı daha çok Türkiye’deki Sebataycılar için kullanılır. Sebatay Sevi kendisini Osmanlı döneminde Mesih ilan etmiş, İstanbul’un şiddetli tepkisi üzerine Müslüman olduğunu ilan ederek idam cezasından kurtulmuştur.

Ancak sosyal akımlar idari kararlarla bir anda sona ermez. Nitekim Sevi’nin çok sayıda izleyeni o Müslüman olduğunu açıklasa da Musevi inançlarını evlerinde yaşamaya devam etmişler, sokakta ise ‘Müslüman’ görünmüşlerdir.

İşte tarihimizde ‘dönmeler’ olarak tabir edilen kişiler Sevi’nin izleyicisi olan Sebataycılar olarak bilinir. Sebataycılar bazı gruplarca bir çok kez Türkiye’deki ‘karanlık güçler’in başında sayılmıştır. Bazı gruplar Sabataycılar’ın ülkeyi yöneten gizli güç olduğunu, bir çok provakasyonun ardında da bunların olduğunu iddia etmişlerdir. Açıkçası bu tür iddia sahipleri çok kayda değer kanıtlar ortaya koyabilmiş değillerdir. Zaten böyle bir ihtiyaç içinde olduklarını da zannetmiyorum. Buna rağmen açıklanamayan bir çok olayda olduğu gibi adı geçen grup suçlanmıştır. Hal böyle olunca Sebataycıların üzerindeki sis bulutu bir türlü aralanmamış, bu kişiler her zaman bir merak konusu olmuşlardır. Tıpkı Masonlar ve diğer az bilinen gruplar gibi…

Yukarıdaki tabloya bakıldığında dönmelerin sadece Sebataycı olduğu düşünülebilir… Oysa ki tablo çok daha karmaşıktır…

Ermeni Dönmeler

Çok etnisiteli, çok dinli ve çok mezhepli bir dünya olan Osmanlı İmparatorluğu çok acı tablolarla yıkılmıştır. İmparatorluğun bel kemiği olan Türkler onlarca ‘ihanet’le karşılaşmışlardır. Doğu’daki Ermeni isyanı en çok bilinenidir. En kötü tecrübe ise ülkenin dört bir yanı işgal edilirken azınlıkların işgalcilere verdikleri destektir. Tarih bunları yazmakta oldukça nazlı davranır, ancak Doğu Karadeniz’de ve Güneydoğu Anadolu şehirlerinde Rus ve Fransız güçlerine güvenerek Rumların ve Ermenilerin gerçekleştirdiği saldırılar akıllara zarar verecek niteliktedir.

Rumlar ve Ermeniler öylesine vahşi saldırılar gerçekleştirmişlerdir ki, bu şehirlerde savaş bitse de, sosyal ilişkilerin eski haline dönmesi imkansız hale gelmiştir. İşgalciler ile Müslüman evlerini basanlar çok kötü bir sınav vermişler, komşuluk hakkına ihanet etmişlerdir. Ermeni isyanında da benzeri bir durum vardır. Bağımsızlık hayaliyle yanan Ermeni militanlar Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da komşuluk ilişkilerini tamamen bitirmişlerdir. Bu durum İç Anadolu için de geçerlidir.

Savaş bitip işgalciler çekilince bir çok Ermeni ve Rum evlerine dönememiş, başka ülkelere göç etmişlerdir. Kürtler ve Ermeniler arasında Doğu’da yaşanan etnik çatışmalar da bir çok Müslüman ve Ermeninin hayatını yitirmesine yol açmıştır. Ancak asıl sorun çapulcu-eşkıya saldırılarıyla ortaya çıkmıştır. Anadolu’nun hemen hemen tüm şehir ve kasabalarında devlet kontrolü kaybolmuş, yerel eşkıya grupları bu boşluktan yararlanarak zengin ve güçlü olmanın yollarını aramışlardır. Bunun sonucu olarak bir çok Rum ve Ermeninin evlerine saldırılar düzenlenmiş, evleri yağmalanırken bir çok kişi de hayatını bu saldırılarda kaybetmiştir.

Saldırılar öylesine bireysel veya belli gruplara aittir ki, kasabanın diğer ahalisi bu saldırılarda komşularını kurtarmanın yollarını aramışlar, en azından onların çocuklarını kendi evlerinde gizlemişlerdir. Hızla yurt dışına göç etmek zorunda kalan bir çok Rum ve Ermeni de çocuklarını, hatta eşlerini Türk komşularına emanet etmişlerdir. Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink 7 Eylül 2005 tarihli Sabah gazetesinde bu şekilde bırakılmış çocukların sayısının 150.000’i bulduğunu söylüyor. Rakam daha da yüksek olabilir. Hemen her Anadolu kasabasında bu şekilde Türkler tarafından yetiştirilmiş Ermeni veya Rum asıllı çocuklara rastlamak mümkün. Hatta bunların önemli bir kısmı Müslümanlaşsa da etnik kökenlerini bilir; bazılarının lakabı ‘gavur’ veya ‘Ermeni’dir. Bunlar içinden çok büyük işadamları, siyasetçiler, hatta din adamları bile çıkmıştır. Yeni Aktüel dergisi Eylül 2005 sayısında eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan’ın da Ermeni asıllı olduğunu söylüyor. Bu iddiaya göre Ermeni Patriği Kalutsyan ile Doğan kardeşler.

Aslında dönme Ermenilerin sayısı sadece komşuya veya yetimhaneye bırakılan çocuklarla sınırlı değil. Çatışmalarda kocalarını veya anne-babalarını kaybeden Ermeni kadınların birçoğu da zamanla Müslümanlaştı. En azından kültür olarak. Belli bir yaşa kadar Ermeni olan ve Hristiyan inancını yaşayan kişilerin kolay kolay bambaşka bir kimliğe bürünmeleri düşünülemezdi. Nitekim bu yolla Müslümanlaşan Ermeni kadınlarının sayısının da onbinlerce olduğunu biliyoruz.

Diğer bir ifade ile yüzbinlerce Türk ve Kürt çocuğun annesi aslında Ermenidir. Peki dönme Ermeniler olayının sınırları bununla mı sınırlı. Hayır. Anadolu’nun bir çok köy ve kasabasında Ermeniler yaşamlarını sürdürmeye savaştan sonra da devam ettiler. Bunlar herhangi bir sorunla karşılaşmak istemediklerinden, özellikle devletin daha fazla vergi uygulayacağından çekinerek Müslümanlaştılar.

İçlerinde Ermeni ve Hristiyan, dışarıda ise Müslüman ve Türk oldular. Doğu Anadolu’da, Karadeniz’de, Güneydoğu Anadolu’da bir çok Ermeni ve diğer azınlık köyleri toplu halde Müslüman olduklarını çevreye duyurdular. Yine bir çok köy ve kasabada bir çok Ermeni ve diğer azınlıktan kişiler Müslümanlığa geçtiler. Birçokları da farklı şehir ve kasabalara taşınarak farklı bir kimlikle hayatlarını sürdürdüler. Evde Ermeni, sokakta Türk oldular. Bu şekilde, yani evlatlık verilerek, yeniden evlenerek, veya kendilerini gizlemek için Müslüman veya Türk olan Ermenilerin ve diğer azınlıkların sayısının 1 milyonu bulduğu, hatta geçtiği söylenebilir.

Elbette Ermeni dönmelerin mühim bir kısmı gerçekten Türkleştiler. Kendilerini zaman içinde gerçekten Türk saydılar. Hatta gerçekten Müslümanlaşanların sayısı da az değildir. Ancak önemli bir kısım, ki sayıları onbinleri aşar, Ermeni olduklarının hala farkındalar. Kendilerine Müslüman da deseler, alevi veya Sünni de deseler Ermeni olduklarını biliyorlar.

Daha önemlisi gerçek kimliklerini bilsinler ya da bilmesinler Ermeni ve Rum dönmeler Türkiye’nin ve Türklüğün yeniden inşasında da önemli bir rol oynadılar. Dönmeleri tanımadan, onların geçirdiği süreci anlamadan Türkiye tarihini yazmak ve anlamak gerçekten imkansızdır.

‘Normal bir Müslümanın’ veya ‘normal bir Türk’ün davranış kalıplarının çok dışında davranışlar, bu kişiler yoluyla topluma girdi. Ayrıca, Türk iç politikasında da dönmelerin rolü özel bir araştırmayı hak eder. Türk solu ve sağının tarihi yeniden yazılacak olsa dönmelerin tercihleri mutlaka bu araştırmalarda değerlendirilmelidir. Görülecektir ki dönmelerin sayısı sanılandan çok daha fazladır ve etkileri bizim bildiğimiz birkaç örneğin çok ötesindedir.

(*) Not: 'Dönme' kelimesi bir tür aşağılama, ya da hakaret anlamıyla kullanılmamıştır. Türk tarihinde 'dönme' kavramı mezhep ya da din değiştirmelerde sıkça kullanıldığı için, ayrıca bazı Ermeni basın-yayın organları da bu kelimeyi tercih ettikleri için yazımızda aynı terim kullanılmıştır. Ayrıca 'dönme' kavramı bu yazıda negatif bir özellik olarak kullanılmamıştır (s.l.).

08.09.2005

Dr. Sedat Laçiner
slaciner@gmail.com

 
  Ermeni Soykırımı Aldatmacası
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  Son Dakika Haberleri
 
Milli Fikirlerin Buluştuğu Adres
www.millifikir.tr.gg Önce Ahlak ve Maneviyat İçin
  Kardeş Siteler
http://www.millifikir.tr.gg/ http://www.millinokta.com/ http://www.israilboykot.com/ http://www.filistindayanisma.org/ http://www.filistinemektup.com/tr/ http://www.millicozum.com/ http://www.boykot-israil.org/ adwords
 
Kaliteli ve Ucuz Yemin Adresi
www.balikyemleri.tr.gg Belçika'dan İthal BERNAQUA İle Balıklarınız Çok Sevinecek
Bugün 21 ziyaretçi (24 klik) kişi burdaydı!